15 Eylül 2010 Çarşamba

Yüksek topuklarla süzülmek havada..

Karnım kaç saattir aç ama bayramdan kalan çikolatalar yardımıyla biraz daha dayanabildim. Yalnız yemek yemeyi sevmediğimden kardeşceğzimi bekliyorum. O da Türk eğitim sisteminin vazgeçilmez destekçisi olan dershanede. Mutfaktan canımın haftalardır istediği makarna kokusu yayılıyor. Garip miyim neyim evde onca bol emekli yemek varken bile canım makarna çekiyor. Alışkanlık desem, çok da yemem ama severim keretayı. Neyse anneme yakarışlarım artık işe yaradı. Bugün bundan bahsetmeyecektim ama temel ihtiyaçlar işte böle her şeyin önüne geçiyor. 


 Bu aralar her genç kızın rüyası mıdır bilmem ama benim sanırım uzaktan görüp beğendiğim şeylerle başım dertte. Topuklu aykkabılar, klasik kumaş pantalonlar, etekler,ceketler, gömlekler.. Benden uzak olanları edinmeye çalışmak, o spot ışıklı kabinlerde kan ter içinde kalarak giyinmek ve sonunda aynadakiyle bakışmak.. Pardon tanışıyor muyuz? Bu değişim de baya sancılı. Yıllardır rahata alışmış ayaklarım birden zarafet gerektiren, seni havada tutan bir çift topuğun üzerinde. Ceketi ise giydiğim gibi kendimi bir bankanın resmiyetinden fırlamış gibi hissettim. Ya ben o kadar büyümedim ki diye düşünürken birdenbire kıyafetlerim ayakkabılarım değişiyor. Diğerlerini kenara atamayacağım henüz mezun olmadım. Ama ya mezun olunca tatil günlerini mi bekleyecek en sevdiği süper spor ayakkabılarım, converselerim. Böyle de dertliyim işte.

 Ama iyiki dünyaya dişi olarak açmışım gözlerimi. Ruhumu şenlendiriyor alışveriş yapmak, güzel görünmek ve asıl önemlisi güzel hissetmek, kadın olarak hissetmek. Belki toplum içinde değerimizi bulamadık hala, özgürlüğümüzü kısıtlayan bir dolu yaptırım var üzerimizde. Ama bir düşünün kadın olmanın değerini. Bir çift topuklu ayakkabı giydiğinizde, kadın hatlarınızı belli eden bir elbise giydiğinizde, kirpiklerinize iki rimel darbesiyle bir yaşam kattığınızda duruşunuzun nasıl değiştiğini, yerde nasıl emin adımlarla ilerlediğinizi. Belki de bu hanım hanımcık kıyafetlerden öte nasıl duygularımızla yaşadığımızdır kadın olmak. İçtiğimiz kahve sadece bir içecek değildir bizim için. Tadını alınca hissettirdikleridir kahve. Belki bir huzurdur sabah bulduğumuz, belki   kırk yıllık hatrı olan dostumuzla bir sohbettir onun eşliğinde ya da alıp geçmişe götürendir kokusuyla birlikte. Kahve sadece bir örneği bizim nasıl hissederek yaşadığımızın. Acısını da yaşayıp defalarca vazgeçmeyiz aşkı aramaktan. Korkup kaçmayız bulduğumuzda da. Hisli varlıklarız vesselam. Elimizden alırsanız onları, kalmaz kadın olmanın ayrıcalığı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder