11 Eylül 2010 Cumartesi

Ah be hazan mevsimi..

Eylülün ortasına geldik ama ben bu yazı anlayamadım ki. Son 3 yıldır kendimi Ankara'nın yaz sıcağına kendi ellerimle teslim ediyorum. Hep bir bahanem vardı gitmek için. Gitmem lazım derslerim var alttan. Gideceğim sanırım bu yıl gene. Üstten ders alırım rahat ederim gelecek yıl. Hem bütün arkadaşlarım orada, burada ne yapacağım bak bir haftada sıkıldım işte. Anneme bu yıl gitmeyeceğim kesin diye söz verip, son anda aklımı çelen sevdiceğimin peşinden koşarak gittim bu yıl da Ankara'ya. Ahh ahh.. Gitmeyeydim böyle olur muyduk bu bilinmez ya, neyse düşünmeyelim o kısmı. Hem olacağı varsa olacaktı bunlar elbet.
 İşte ben 3 yıldır anlamıyorum tadını yaz mevsiminin diyeceğim ama biraz abartılı olacak. Bu yıl anlayamadığım ise, gerçek. Evet kavurucu sıcaklara maruz kaldım herkes gibi. Yaz okulu dönemini bir sürü istemediğim olayla kapatıp valizimi topladığım gibi Akbük'e attım kendimi. Aile saadetine tam ortadan daldım. Sabahın köründe uyanıp, kendimi serin sulara bıraktım arınmak istercesine tüm düşüncelerden. Geleceğimin belirsizliğini dalgaya vurdum. İçimi acıtanları derin bir nefes alıp, zihnimin derinliklerine ittim. Gözümü kamaştıran o parlak güneşten şikayet etmedim hiç. O sıcağa rağmen delicesine meyve sebze alışverişine kapılmış kalabalığın içinde buldum kendimi. Bir yandan günler geçerken, biz akşam üzeri dağlardan esecek bir rüzgarı bekliyorduk. Azıcık esse artık derdik. Terasa çıkıp, batan güneşe veda etmek ya da daha güzeli güneşe denizin içinde veda etmek..Güneş gitti diye üzülmedik hiç. Akşamları da güzeldir ya yazların. Gökteki binlerce yıldızla da geçirebilirdik geceyi, sahile doğru inip boncukçuların önünde oyalanabilirdik saatlerce ya da sadece oturup bir taşa sakin denize ve yanınızdaki kalplere açabilirdiniz içinizdekileri. Her şey güzeldi ya, bu rüyanın da vadesi doldu. Biletlerimizi aldık ve eve döndük.
 Ve hızla akıp giden zamanı görüverdik birden.Daha var derken, bayram geldi çattı. Ee ben haftaya dönüyorum Ankara'ya. Tatilim bitiverdi birdenbire. Sonbahar geliverdi birdenbire. Daha yazlıkçı modumdan kurtulamadım ama çoraplarımı giydim çoktan. Çoraplarıma takılınca gözüm bir kez daha anlıyorum yazın bittiğini, sandaletlerin, cıvıl cıvıl elbiselerin dolaplara çekilme zamanının geldiğini. Ve bir kez daha başlıyoruz yeni bir yıla. Ah be hazan mevsimi, yaptın gene yapacağını. Daha sarıların, kızılların büyüsüne kapılmadan, işledi içimize koca bir hüzün..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder